SONU GÖRMEK, YAPILANLARI UNUTTURUR MU?
Şimdi de, yeni bir söylem geldi yetkili ağızdan. “Bu son seçimim, bırakacağım.”
Bıraksan ne olur, bırakmasan ne olur? Miras ortada, mirasınız, kaderinizi getirecektir. Adaletsizlikler, batık ekonomi, itibarsızlık, düşmanlar dost; dostlar, düşman oldu. Hapishaneler, düşünce üreten liyakatlılarla doldu. Kaskolu siyasetçi de, bütün bunlar dururken “hastaneler şifahane olsun.” diyor gülerek. Ne önemli bir buluş ki, bu tip vefasızlardan, zaman zaman bunları duyarız.
Halil Cibran, “Çocuklar, deniz kenarında, kumdan ev yapar sevinir, evi yıkarken de sevinir.” derdi. Beyin ve sermaye göçleri artı sayenizde, dış ülkelere.
Çıkar ve rantçı, döneklik meslekleri oluştu.
Servet devletten gelir, çalma sırası bizde, yağmalama düzeni, yasalara uymama rol model oldu.
Dinî fetvacılar, ekranlarda kirli işlerin, tasdik makamı oldu.
Fetvacılar da, işi biliyor, haram kazanç olunca, yurt dışında, servetlere koşuyor.
Fakire öbür dünya, kendine bu dünya yaşamı.
Zenginlikler, ahlaklı ve helal kazançlar, millî servete katkı sağlaması gerekirken, dışarı kaçtı.
Şaibeli kazançlar, haramlar, helali yok etti.
Fenomenler ve kirli işlerin ortaklıkları, devlet imkanları ile oldu.
Kanun yapıcıları, kanunlara uymayarak, mahalle hukuku yaratıldı.
Ayrımcılık, kutuplaşma, kin, nefret üretim merkezi yaratıldı.
Saydamlık, adalet, denetim tercihi, yok edilerek, yaşanmaz bir ülke yaratıldı.
Devletin tüm imkanları, iktidarın tuzak araçları oldu.
Bize tâbi değilseniz, düşmansınız, hainsiniz, teröristsiniz anlayışı getirildi.
Yasal olmayan tüm işler, sayenizde yasal hale getirildi.
Saray, saltanat, görkemli binalar, mekanlara baskılar, ülkeyi boğdu.
Rekabet yok oldu.
Azınlığın saltanatı, çoğunluğun sefaleti yaygınlaştı.
Kutsallar, her şeye alet edildi.
Değerler çöpe atıldı.
Daha neler, neler.
***
“Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler, zannetme ki, gayr eyler.” diyor Erzurumlu İbrahim Hakkı. Başlangıca değil, sonuca bakacağız. Shakespeare, ”Dünya bir sahne, bizler oyuncularız.” diyor. Asıl mesele, iyilik ve kötülük üzerine oynanan roller. İkisi de unutulmuyor. Hele ki açlık, susuzluk zor ama, insanların uydurma delillerle, terör yaftası ile ellerinden alınan hürriyetlerin yok edilişi nasıl unutulur ki? Zulüm ve sahipleri hiç unutulmuyor.
Şili’li müzisyen Victor Jara, 1973’ de, içinde yaşadığı zamanın haksızlıklarına, yoksul bir köy çocuğu,sömürü düzenine ve istibdata karşı çıktığı için, gitarı kırılarak, elleri kesilmiş, öldürüldü, diktatör Pinochet yönetiminde. Bugün bile halen Jara’yı anma günleri yapılır stadyumlarda, bu sanatçı için. Diktatör de lanetlenir.
Hitler, Mao Zedong, Mussolini, Çavusesku, Pol Pot, Milosevic ve daha çokları bugünlerde bile, zulümleri ile anılıyor, unutulmuyor. Bu kareye girmekte var, girmemekte. Bunu düşünmek gerekir. Ben artık yokum demekle, kurtuluş olmuyor. Hafta sonu, bir yakınımızın ziyaretinde,yaşlanmış bir abla ile kardeşin karşılaşmasındaki olaydan, öyle etkilendim ki, eli öpülme anında, tek başına yaşayan abla, iki elini açarak avucumda bir şey görüyor musunuz deyince merak etmiştim.Acaba yüzük mü gösterecek diye? “Bakın avucumda hiç bir şey yok, geldiğimiz gibi, boş gideceğiz. Sadece insanlığımızı götüreceğiz ifadesi” hiçliğin” ifadesi değil mi? Rahmetli Neşet Ertaş’a ait olduğu söylenir, “Yürü bre yalan dünya Sana konan, göçer bir gün İnsan, bir ekin misali, Seni eken, biçer bir gün.” Önemli olan bu değil mi?
Son seçim, ilk seçim,beni çok ilgilendirmiyor. Ülkeyi nasıl yönettiğin, ilgilendiriyor. Akıl, bilim, hukuk, demokrasi, ahlak rehberliğinde ,bilimsel verilerle bunlarla yüzleşmek gerekir. Benim adaletim, kimseye düşmanlık değildir, tarafım adaletten yanadır. Firavuna karşı olmak yetmez, Musa’nın da,yanında olmaktır ,önemli. Amacım, mesuliyetim, iradem ve eylemim budur. Meşru isyan ahlakım da, bunu gerektiriyor. Kim gelmiş, kim gitmişten ziyade, âdil bir yönetim, adaletli bir idare, olsun istiyoruz. En büyük servetimiz de, Atatürk’ün dediği gibi bu milletin evladı olmaktır. 09-03-2024
Kemal ALBAYRAK
20. ve 21. Dönem Milletvekili
https://www.urfadasin.com/cumhurbaskani-erdogan-bu-benim-son-secimim