VEFATININ 46. YIL DÖNÜMÜNDE AYHAN IŞIK
Ayhan Işık, Türk sinema tarihinin en önemli figürlerinden biri olup, “Taçsız Kral” lâkabıyla anılan çok yönlü bir sanatçıdır. Sinema oyuncusu, yapımcı, yönetmen, senarist, ses sanatçısı ve ressam kimlikleriyle Yeşilçam’a damga vuran Işık, 1929-1979 yılları arasında yaşamış ve 200’e yakın filmde rol alarak unutulmaz bir miras bırakmıştır.
Ayhan Işık, asıl adıyla Ayhan Işıyan, 5 Mayıs 1929’da İzmir’in Konak ilçesi, Karataş semtinde, Selanik göçmeni bir ailenin altıncı ve en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Kendi tabiriyle “Işıyan ailesinin tekne kazıntısı” olan Işık, üç kız ve iki erkek kardeşe sahipti. Ailesi, Yunan işgali sonrası Selanik’ten İzmir’e göç etmişti. Dört aylıkken ailesiyle İstanbul’a taşındı.
Altı yaşında babasını kaybeden Işık, ekonomik zorluklar nedeniyle hem okula devam etti hem de çalıştı. İlkokulu İstanbul Bomonti’deki 44. Okul’da, ortaokulu ise Babıali’de tamamladı. Lise yıllarında Mahir İz, Salah Birsel ve Rıfat Ilgaz gibi önemli isimlerden ders aldı; Ferruh Doğan, Semih Balcıoğlu ve Safa Önal gibi sanatçılarla sınıf arkadaşıydı. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nden 1953’te mezun oldu. Üniversitede Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan dersler aldı.
Sinemaya girmeden önce grafiker ve ressam olarak çalıştı. Babıali’de dergilere kapak resimleri, karikatürler ve çizgi romanlar çizdi. “Aşka İnanmıyorum” adlı resimli romanı 1966’da albüm olarak yayımlandı. Ayrıca, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza eserini 1952’de Cürüm ve Ceza adıyla resimli hikâye olarak çizdi. Bir dönem İstanbul Darphanesi’nde ressamlık yaptı ve Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası’nda çalıştı. ABD’ye giderek otomobil tasarımları çizmeyi planladıysa da sinema kariyeri bu hayalini gölgede bıraktı.
Ayhan Işık, arkadaşlarının Hollywood yıldızı Clark Gable’a benzetmesi ve teşvikiyle, 1951’de Yıldız Dergisi ve İstanbul Film’in düzenlediği artist yarışmasına katıldı. Yarışmada Belgin Doruk ile birlikte birincilik kazandı. Soyadı, Ermeni kökenli çağrışımı nedeniyle “Işıyan”dan “Işık”a çevrildi. Aynı yıl, Orhon Murat Arıburnu’nun yönettiği Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan filminde yardımcı rolle sinemaya adım attı.1952’de Lütfi Ömer Akad’ın yönettiği Kanun Namına filmi, Işık’ın kariyerinde dönüm noktası oldu. Gerçek bir cinayet hikâyesinden uyarlanan film, Türk sinemasında “Geçiş Dönemi”ni bitirip “Sinemacılar Dönemi”ni başlatan bir yapıt olarak kabul edilir. Işık’ın performansı büyük beğeni topladı ve film gişede büyük başarı elde etti. Akad, otobiyografisinde Işık’ın bu filmle “tartışmasız bir yıldız” olduğunu belirtti. Işık, başlangıçta oyunculuk konusunda deneyimsiz olsa da disiplinli çalışmasıyla kısa sürede kendini kanıtladı.
1961’de Belgin Doruk ile oynadığı Küçük Hanım serisiyle halk tarafından büyük beğeni topladı ve “Taçsız Kral” lakabını kazandı. Bu lakap, onun karizması, yakışıklılığı ve sinemadaki lider konumunu yansıttı.
Ayhan Işık, 1951-1979 arasında yaklaşık 200 filmde başrol oynadı. Dram, romantik komedi, macera, polisiye ve politik türlerde eserler verdi. Disiplinli çalışması, karizmatik duruşu ve çok yönlülüğüyle Yeşilçam’ın en aranan oyuncusu oldu.
Öne çıkan bazı filmler:
* Kanun Namına (1952): Lütfi Akad’ın yönettiği, Işık’ın ün kazandığı film.
* İngiliz Kemal Lawrense Karşı (1952): Akad ile çekilen aksiyon-macera filmi.
* Küçük Hanım Serisi (1961-1962): Belgin Doruk ile oynadığı romantik komediler, halk tarafından çok sevildi.
* Otobüs Yolcuları (1961): Vedat Türkali’nin senaryosunu yazdığı, Türkan Şoray ile oynadığı politik bir drama.
* Acı Hayat (1962): Türkan Şoray ile başrolü paylaştığı sosyal drama.
* Üç Tekerlekli Bisiklet (1962): Lütfi Akad’ın yönettiği, Orhan Kemal’in romanından uyarlanan film.
* Sezercik Yavrum Benim (1971): Duygusal bir aile filmi.
* Örgüt (1976): Işık’ın hem oynadığı hem yönettiği film.
Uluslararası Projeler: 1970’lerde İtalyan yapımcılarla La Mano Che Nutre La Morte ve Le Amanti Del Mostro filmlerini çekti. Başrolü Klaus Kinski ile paylaştı. Ancak bu filmler Türkiye’de sansüre takıldı ve gösterime girmedi.
Işık, Lütfi Akad, Atıf Yılmaz ve Osman Seden gibi usta yönetmenlerle çalıştı. Edebi uyarlamalarda da yer aldı; örneğin, Kemal Tahir’in Namusum İçin (1965) ve Peyami Safa’nın Cingöz Recai (1969) romanlarının sinema uyarlamalarında rol aldı.
Sinema kariyeri boyunca resim yapmayı bırakmadı. Güzel Sanatlar Akademisi’nde Sadri Alışık ile birlikte “Onlar” adlı genç ressamlar grubuna katıldı.1972’de, dönemin modasına uyarak Klasik Türk Müziği eğitimi aldı ve Münir Nurettin Selçuk’tan dersler alarak bir 45’lik plak doldurdu.1975’ten itibaren yapımcı, senarist ve yönetmen olarak çalıştı. Örgüt (1976) filmi, bu alandaki önemli bir örnektir. Televizyonda çeşitli reklamlarda rol aldı. 1970’lerde yazmaya başladığı Hayatım adlı hatıratları, vefatından sonra tefrika halinde yayımlandı.
Ayhan Işık, Gülşen Işık ile evlendi ve 1962’de Serap adında bir kızı oldu. Özel hayatını gizli tutmayı tercih eden Işık, eşi ve kızıyla örnek bir aile tablosu çizdi. Baba-kız ilişkisi, dönemin medyasında sıkça övüldü.
Sadri Alışık ile 1951’de bir film setinde tanıştı ve Küçük Hanım serisiyle dostlukları pekişti. Bu dostluk, Türk sinemasında örnek gösterildi. Sadri Alışık Kültür Merkezi, uzun yıllar Ayhan Işık adına ödüller verdi. Disiplinli, tutumlu, işine saygılı ve sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olan Işık, skandallardan uzak bir hayat sürdü.
- 1954: Türk Filmleri Festivali’nde “En Başarılı Erkek Oyuncu”.
- 1962: Ses Dergisi’nin “En Başarılı Erkek Oyuncu” ödülü.
- 1965: Artist Dergisi’nin “En Başarılı Erkek Oyuncu” ödülünü aldı..
Işık, Türk sinemasında ününü en uzun süre koruyan oyunculardan biri oldu.
Ayhan Işık, 13 Haziran 1979’da İstanbul Bebek’teki evinin balkonunda güneşlenirken güneş çarpmasına bağlı beyin kanaması geçirdi. Üç gün komada kaldıktan sonra 16 Haziran 1979’da, 50 yaşında hayatını kaybetti. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Vefatı, ailesi, arkadaşları ve hayranları üzerinde büyük bir şok yarattı.
Ayhan Işık, Türk sinemasının modernleşmesi için bir “Sinema Kanunu” gerektiğini savundu ve oyuncu hakları için çaba gösterdi. Mert, bıçkın ve karizmatik delikanlı rolleriyle Yeşilçam’ın sembol isimlerinden oldu. Belgin Doruk ve Türkan Şoray ile uyumu, seyirciler tarafından çok sevildi. Filmleri, kuşaklar boyu izlenmeye devam etti. Kanun Namına, Otobüs Yolcuları ve Küçük Hanım gibi yapımlar, Türk sinema tarihinin klasikleri arasında yer aldı.
Vefatının ardından her yıl anılan Işık, 2025’te 46. ölüm yıl dönümünde de çeşitli platformlarda yâd edildi.
Ayhan Işık Soyadını “Işıyan”dan “Işık”a çevirmesi, bir yapımcının “Ermeni sanılır” uyarısı üzerine gerçekleşti, ancak Işık’ın Selanik göçmeni bir Türk olduğu bilinir. Hollywood’a 1958-1959’da giderek şansını denedi, ancak orada çalışamadı. Bu deneyim, Türk sinemasına yeni bakış açıları kazandırdı.1962’de Sevimli Haydut filmi için Ziraat Bankası’nda tahsil edilen bir senet, onun imzasını taşıyan nadir belgelerden biridir.
Ayhan Işık, yalnızca bir oyuncu değil, Türk sinemasının gelişimine katkıda bulunan bir vizyonerdi. Ressamlıktan sinemaya uzanan yolculuğunda, disiplinli çalışması, karizması ve çok yönlülüğüyle “Taçsız Kral” unvanını hak etti. 200’e yakın filmi, ödülleri ve özel hayatındaki örnek duruşuyla, Yeşilçam’ın unutulmaz isimlerinden biri olarak kalmaya devam ediyor.
Rahmet, özlem ve saygıyla anıyoruz..
Tin’i kut bulsun.
Durağı uçmak olsun.
Yeri uluların yanı olsun.
16 Haziran 2025
M. Hüseyin OĞUZ




