GÜNLÜK YAŞAMIMIZI TEHDİT EDEN SOSYOPATİ
Sosyopatlık ve psikopatlık bazen birbiri yerine kullanılsa da aralarında farklar vardır. Sosyopatlığa, psikopatlıktan önceki son aşama da denebilir. Klinik olarak sosyopatlar ve psikopatlar, antisosyal kişilik bozukluğunun (ASKB) özelliklerini sergileyen; başkalarının haklarını ve duygularını göz ardı eden kişilerdir. İkisi, toplumda işlenen suçların büyük bölümünden sorumludur.
Sosyopatlar, çevrelerini rahatsız eden, hoş olmayan davranışlar sergiler; kurallara ve yasalara uymaz, verilen cezalardan hiçbir zaman ders almazlar. Sosyopati suça yatkınlıktır ve anti sosyal kişilik bozukluğudur.
“Sosyopat” terimi toplumda sıklıkla vicdan yoksunu kişileri tanımlamak için, “psikopat” terimi ise seri katil gibi daha tehlikeli olan sosyopatik kişileri ifade etmek için kullanılır. İkisinde de kişinin eylemlerinden pişmanlık duymaması, empati eksikliği ve suça eğilim, hatta suç işlemekten haz alma öne çıkar. Hiçbir neden olmadan, hiç tanımadıkları kişilere, sırf güçleri yettiği ve fırsat buldukları için saldırmaktan zevk alırlar. Önünden geçtikleri bir taze fidanı kırar, mis kokular saçan bir çiçek tarhını tahrip ederler.
Toplumumuzda sosyopatlık gitgide artmakta, toplu yaşamayı tehdit etmektedir. Her gün, haber programlarında, daha önce görülmemiş suç olayları yer alıyor. Sağlık çalışanları, doktorlar, öğretmenler ağır saldırılara uğruyor, kadın cinayetleri artıyor.
Konu, toplum tarafından ve en üst dizeyden başlayarak önlem alması gereken yetkililerce pek önemsenmişe benzemiyor. Dün öğretmenlerin toplu eylemiyle durum protesto edildi. Ancak iktidar ve muhalefette, toplumun genelinde gereken ilgiyi görmedi.
Aslında tehlike çok yakınınızda. Bakın dün, kızdığı öğretmeni, müdürü öldüren öğrenci; yarın sıra arkadaşı olan sizin çocuğunuza kızdığında ne yapacak sanıyorsunuz? Amerika’da görülen otomatik tüfekle okul basmalara, toplu katliamlara ne kadar kaldı? 85 yaşında annesi, yaşlılığa bağlı organ yetmezliğinden öldüğü için doktoru öldüren adam; otobüste ayağına basarsanız size neler yapar?
Konu; sadece öğretmenlerin, sağlık çalışanlarının, kadınların, tecavüze uğrayan çocukların sorunu değildir. Dün ona, bugün sana, yarın mutlaka bana, hepimizin sorunudur. Herkesin etkin ve güçlü tepki göstermesi, iktidar ve muhalefeti çözüm bulmaya zorlaması, son yıllarda artan sosyopatinin önüne geçilmesi gerekir.
Ahmet Salih Erdoğan ERÜZ
E. Öğ. Alb. / Edebiyatçı / Stratejist